SAMUEL WILKS KİMDİR?
Bu ismi hiç duymadığınızdan ve bilmediğinizden neredeyse eminim. Oysa hepiniz Hodgkin ismini duymuşsunuzdur. Hatta bu sütunun devamlı okuyucuları Hodgkin’i anlatan uzun bir yazı yazdığımı anımsayacaklardır. Oysa Samuel Wilks, tıp dünyasına gerçekten de tam anlamıyla damgasını vurmuş bir bilim insanıdır. Samuel Wilks’in şansı veya şanssızlığı o dönem dünyanın belki de en iyi tıp merkezi olan Guy’s Hospital’da çalışıyor olmasıydı. Bright, Addison ve Hodgkin gibi efsane hocaları vardı.
WILKS’IN TIP TARİHİNDEKİ YERİ
Wilks’de kariyeri ilerledikçe Guy’s Hastanesinin önemli hekimlerinden biri oldu. Yaşadığı dönemde büyük saygı gördü. İngiliz Patoloji Derneği Başkanlığı,
Nöroloji Derneği Başkanlığı, Londra Üniversite Senatosu üyeliği, Genel Tıp Konseyi üyeliği, “Royal College of Physicians” Başkanlığı yaptı. Kraliçenin de özel
hekimiydi. Ancak tarihsel olarak bakıldığında ünü Guy’s Hastanesinin üç devi olan Bright, Addison ve Hodgkin’in oldukça gerisinde kaldı. Wilks’in akademik olarak talihsiz biri olduğunu ileri sürenler, bu düşüncelerine temel olarak, ilk kez Wilks’in tanımladığı veya tanımlanmasına yardımcı olduğu
hastalık ve sendromların hep başka isimlerle biliniyor olmasını alırlar. Buna inananlar aslında pek haksız değillerdi. Gerçek anlamda ilk kez onun
fark ettiği Hodkin lenfoma, ilk kez onun fark ettiği alkolik parapleji Korsakoff sendromu olarak anılmış, inflamatuvar barsak hastalıklarındaki bulguları Crohn hastalığı, sürrenal yetmezliği ile ilgili çalışmaları Addison hastalığı, Bright ile yaptığı çalışmalar ise Bright sendromunun tanımlanmasına çok önemli katkılar sağlamıştı. Ancak ne yazık ki Wilks, yukarıda andığım hiçbir hastalığa isim babalığı yapamamıştı. Çünkü o bu büyük isimler yanında çalışan, kıdemi düşük bir hekimdi.
SAMUEL WILKS VE LENFOMA
Wilks, Addison’un 1860 yılında ölümünden sonra İngiltere’nin dört bir yanındaki olguların patolojik materyallerini toplamış ve Addison hastalığının esaslı
bir tanımını yapmıştı. Onun 1862 yılında konuyla ilgili yazdığı makale Addison’a duyduğu derin saygının da izlerini taşıyordu. Wilks’in kanımca asıl önemi, lenfomanın tanımlanmasına olan büyük katkısıdır. Hodgkin’in orijinal makalesinden anlaşıldığı üzere Thomas Hodgkin aslında isim babalığı yaptığı hastalığı tam olarak tanımlayamamıştı. Hodgkin’in çalışma arkadaşı Richard Bright, 1838 yılında bu makaleye birkaç önemli katkı yaptı. Ama asıl katkı kuşkusuz ki, Samuel Wilks’in katkısıdır. Wilks konu ile ilgili ilk makalesini 1856 yılında yayımladı. Wilks, bu makalede Hodgkin’in daha önce bildirdiği birkaç olgunun da dahil olduğu 10 hastalık bir seri bildiriyordu. Bu makaleden 9 yıl sonra ise bu kez ünlü makalesini yazdı (Wilks S. Case of a peculiar enlargement the lymphatic glands and spleen (or Hodgkin Disease) with remarks.Guy’s Hospital Rep. 11;56-67,1865). Bu makalede olgular önceki yazıların aksine son derece ayrıntılı biçimde tanımlanıyordu. Samuel Wilks, Richard Bright’ın da hatırlatmasıyla hastalığı asıl fark edenin Hodgkin olduğunu biliyordu. Bu nedenle ona saygının bir ifadesi olarak makalesinde ilk kez “Hodgkin Hastalığı” terimini kullanmıştır. Hodgkin kendi makalesinde olguların öykü, fizik muayene ve patolojik bulgularının gelişigüzel bir tanımlamasını yapmış ve ayrıntı vermemiştir. Oysa Wilks’in yazısında son derece açık tanımlamalar vardır. Örneğin hastalarda oluşan aneminin varlığı Wilks tarafından fark edilmiştir. Bir olguda izlediği periyodik ateşe de makalede yer vermiştir. Thomas Hodgkin, Wilks’in tam olarak hastalığı tanımladığı ve Hodgkin hastalığı ismini verdiği makalesini yayımladığı 1865 yılında tıptan artık tamam kopmuştu. Wilks’in makalesini gördü mü, ilgilendi mi, hastalığa Hodgkin hastalığı isminin verildiğini öğrendi mi, öğrendi ise ne hissetti, bilmiyorum. O yıllarda Hodgkin kendini tamamen hayır işlerine ve sosyal ayrımcılıkla mücadeleye adamıştı.
Nitekim Hodgkin, makalenin yayımlandığı yıldan bir yıl sonra, 1866’da Kudüs’e ulaşmaya çalışırken Yafa’da yaşamını yitirdi.
Samuel Wilks, tıp tarihi içinde önemli bir yere sahiptir. Onun son derece üretken akademik kariyerine bakıldığında insanın aklına gerçekten de şu soru geliyor. Acaba Wilks olmasaydı “Guy’s Hastanesinin üç devi” diye bir terim yine de olur muydu?