Lösemi( Kan Kanseri) nedir?
Lösemi halk arasında kan kanseri olarak bilinen ve kemik iliğinde yapılan normal kan hücrelerinden bazılarının – bazı seri hücrelerin – anormal çoğalması sonucu ortaya çıkan bir durumdur.
Normal koşullarda kan hücreleri genetik kontrol yolları ile organizmanın gereksinimine göre kemik iliğindeki kök hücreden dönüşerek oluşur. Lösemide doğumdan sonra ortaya çıkan genetik anormalliklerin –bu anormallikler doğumsal değildir ve dolayısıyla kuşaktan kuşağa aktarılmazlar – sonucu kontrolsüz çoğalma eğiliminde olup bir anlamda ölümsüz hücrelerdir.
Yani normal hücrelerde olduğu gibi kontrollü çoğalmaz ve işlevleri sona erdiğinde ortadan kalkmaz ve varlıklarını devam ettirirler. Dahası bu anormal hücrelerin anormal artışı sonucu normal kemik iliği hücreleri de yapılamaz ve buna bağlı olarak kansızlık, sık infeksiyonlar ve kanamalar ortaya çıkar.
Normal koşullarda kemik iliğinde yapılan kan hücreleri ilik içinde belli bir olgunluğa gelir ve daha sonra kana geçerek belirlenmiş işlevlerini yerine getirirler. Oysa lösemide anormal olan ve blast adı verilen hücreler veya kan hücrelerinin normalde kana çıkmaması gereken genç formları kanda yer almaya başlarlar.
Lösemi (Kan Kanseri) Türleri Nelerdir?
Lösemiler kabaca iki ana gruba ayrılır. Bunlardan ilki kronik lösemiler, ikincisi ise akut lösemilerdir. Kronik lösemiler genellikle yavaş seyirli, akut lösemiler ise hızlı seyirli kanserlerdir.
Kronik Lösemi:
Bu hastalığın erken döneminde anormal artış gösteren lösemi hücreleri yine de fonksiyonlarını bir ölçüde yerine getirebilmektedirler. Bu nedenle hastaların önemli bir bölümünde başlangıç döneminde hiçbir klinik yakınma olmayabilir. Buna karşılık hastalık ilerledikçe ve anormal hücre sayısı arttıkça klinik bulgular ve yakınmalar ortaya çıkmaya başlar.
Kronik lösemiler iki ana gruba ayrılırlar. Buna göre miyeloid hücrelerden köken alan kronik lösemiye kronik miyeloid lösemi (KML), lenfoid seriden köken alan lösemiye ise Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) ismi verilir. Kronik lösemilerde akut lösemilerden farklı olarak hücrelerin olgunlaşması süreci tam bir kesintiye uğramamış olup hücreler kısmen fonksiyoneldirler. Bununla beraber anormal hücre artışı akut lösemilerde olduğu gibi artmış ancak daha yavaştır.
Kronik miyeloid Lösemi (KML) Her yıl A.B.D.’de yeni 4.400 yeni olgu tanımlanmaktadır. Genellikle yetişkinlerde sıktır.
Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) Her yıl A.B.D.’de 7.000 civarında yeni olgu tanımlanmaktadır. Çocuklarda hemen hiç görülmez, ileri yaş hastalığıdır.
Akut Lösemi:
Her zaman ani başlangıçlıdır. Hücreler tamamen fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Kırmızı küre hücrelerinin fonksiyon bozukluğuna bağlı hızla ortaya çıkan kansızlık, beyaz kan hücrelerinin fonksiyonlarının bozulmasına bağlı ortaya çıkan infeksiyonlar, trombosit fonksiyonlarının ve sayılarının azalmasına bağlı oluşan kanamalar ile klinik son derece gürültülüdür.
Akut lösemiler anormal artış gösteren hücre tipine göre isimlendirilirler.
Miyeloid hücrelerin anormal çoğalması ve olgunlaşma yeteneklerini yitirmeleri ile ortaya çıkan akut lösemi, akut myeloblastik lösemi (AML) ismini alır.
Benzer biçimde lenfositer seri hücrelerin anormal artışı sonucu ise akut lenfoblastik lösemi (ALL) ortaya çıkar. Her iki akut lösemi tipinin de kendi alt grupları vardır.
Akut Miyeloblastik Lösemi (AML) A.B.D.’de her yıl 10,600 yeni olgu tanımlanmaktadır. Hastalık her yaşta görülebilir. Yetişkinlerde çocuklara göre daha sıktır.
Akut Lenfoblastik Lösemi (ALL) A.B.D.’de her yıl 3.800 yeni olgu tanımlanmaktadır. Çocuklarda daha sıktır. Ancak yetişkinlerde de görülür.
Tüylü hücreli lösemi (hairy cell leukemia) Nadir görülen bir lösemi tipidir. Uygun tedavi ile tam kür yani iyileşme şansı yüksektir.
Lösemi Risk Faktörleri Nelerdir?
Lösemiye neden olan faktörler tam olarak bilinmemektedir. Neden kimilerinde lösemi hastalığı gelişmekte, diğerlerinde ise gelişmemektedir sorusu yanıtsızdır.
Buna karşılık günümüzde lösemi gelişimine neden olabilen bazı risk faktörleri belirlenmiştir.
- İkinci dünya savaşı sırasında Nagazaki ve Hiroşima’ya atılan atom bombalarının neden olduğu radyasyon sonucu o bölgelerde lösemi sıklığının arttığı bilinmektedir.
- Benzer bir durum 1986 yılında Çernobil’de yaşanan nükleer kaza sonucu yüksek dozda radyasyona maruz kalanlarda da ortaya çıkmıştır.
- Bazı kimyasal maddelere maruz kalmakta löseminin nedeni olabilir. Bu maddelerin başında “benzen” gelmektedir. “Fomaldehit” ile yakın teması olanlarda da lösemi riskinin arttığı ileri sürülmektedir.
- Kanser hastalarının tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları, izleyen dönemlerde lösemi gelişimine neden olmaktadır. Özellikle alkile edici ajanlar başlığı altında toplanan ilaçların ikincil lösemilere neden olduğu iyi bilinmektedir. Başta Down sendromu olmak üzere doğuştan kromozomal anormallikler ile giden kimi hastalıklarda lösemi görülme sıklığı yüksektir.
- Özellikle ileri yaşların hastalığı olan “myelodisplastik sendrom” adı verilen bir hastalık grubunda da lösemi gelişme riski normal insanlara göre onlarca kez daha yüksektir. Bu konu son yılların en popüler konularından biridir. Kimi kaynaklar elektromanyetik alanların lösemi gelişim riskini arttırdığını ileri sürmektedir.
Lösemi (Kan Kanseri) Belirtileri Nelerdir?
Lösemi de rastlanan en sık bulgular şunlardır;
- Gece terlemesi
- Sık tekrarlayan ve inatçı infeksiyonlar
- Halsizlik ve yorgunluk
- Baş ağrısı
- Kanama, kolay morarma, ciltte kırmızı renkte ve peteşi ismi verilen deriden hafif kabarık lezyonlar, ekimoz ismi verilen geniş morluklar
- Kemik ve eklem ağrıları (özellikle iman tahtası üzerine hafifçe bastırıldığında bile hissedilen şiddetli ağrı)
- Dalak büyüklüğüne bağlı karın içinde dolgunluk hissi, ağrı, şişkinlik
- Boyun, çene altı, koltuk altı ve kasıklarda ele gelen büyümüş lenf bezleri
- Belirgin kilo kaybı
Yukarıda anılan bulgular her zaman löseminin doğrudan bir işareti sayılmamalıdır. Özellikle halsizlik, baş ağrısı gibi çok özel olmayan ve birçok hastalığın, hatta kimi zaman hiçbir hastalığın bulgusu olmayan belirtiler ile “lösemi oldum” kaygısına kapılmamak gereklidir. Ancak vurma çarpma olmadan kendiliğinden ortaya çıkan büyük morluklar, dalak büyüklüğü gibi bulgular uyarıcı olmalıdır. Yukarıda sayılan bulguların tümünün olması gerekmez, tek veya birkaç bulgu ile seyreden lösemi vakaları daha sıktır.
Unutulmamalıdır ki, akut lösemi bulguları son derece hızlı, günler içinde çıkar ve genellikle dramatik bir seyir izler. Hastalarda yukarıda sayılan bulgulara ek olarak bulantı, kimi zaman kusma, şuur bulanıklığı, derin kansızlığa bağlı bulgular, cilt ve göz bulguları, ağız içinde inatçı infeksiyonlar, yutma zorluğu gibi başka bulgular da eşlik edebilir. Lösemi özellikle cilt olmak üzere mide barsak kanalı, böbrekler, akciğerlerde de tutuluma neden olabilir. Hastalığın kemik iliği dışı tutulumları “granülositik sarkom” adı verilen bir lezyona neden olurlar
Kronik lösemi de seyir daha yavaştır ve uzun süre hastalar hastalıklarını fark etmezler ve hekime başvurmazlar. Kronik lösemilerin büyük bölümü rutin “check up” sırasında fark edilir.
Lösemi (Kan Kanseri) Tanı Yöntemleri Nelerdir?
Lösemi hastalığı ister akut ister kronik olsun tanı, takip ve tedavisi kan hastalıkları uzmanları yani hematologlar tarafından yapılmalıdır.
Tanı için hastanın iyi bir öyküsünün alınması ve fizik muayenesinin yapılması gereklidir. Bu süreç, hasta ile hekim arasında tam bir işbirliği ve güven ile sürdürülebilir. Hekim-hasta ilişkisinde tam bir açıklık olmalı ve her detay ayrıntılı biçimde konuşulabilmelidir.
Bu süreci laboratuar tetkikleri izler. İlk yapılması gerekenlerinden biri tam kan sayımı ve çevre kanındaki hücrelerin görünümü ve sayısal dağılımlarının değerlendirildiği periferik yayma tetkikidir. Periferik yayma tanı hakkında oldukça önemli bilgiler veren değerli bir testtir. Testin değeri yaymayı değerlendiren hekimin deneyimi ile doğru orantılıdır.
Tanı için gerekli esas tetkik kemik iliği aspirasyonu ve biyopsisidir. Kemik iliği biyopsisi toplumda genel anlamda korkulan bir tanı yöntemidir. Oysa deneyimli ellerde son derece kolay bir tıbbi girişimdir. Kemik iliği aspirasyon ve biyopsi için ilgili bölümü okumanızı öneririz.
Kemik iliği aspirasyon ve biyopsisi tanı için vazgeçilemez bir testtir. Bu işlem ile elde edilen kemik iliği örneği uzman patolog (hematopatolog) ve hematologlar tarafından yapısal olarak mikroskop altında değerlendirilir. Bunun yanı sıra immünofenotipleme denilen bir laboratuar testi ile hücrelerin üzerlerinde taşıdıkları işaretler belirlenir ve löseminin tiplemesine bu bulgular büyük katkı sağlar. Yine sözü edilen kemik iliği örneğinde hastalığa neden olan kromozomal anormallikler de belirlenir. Bu işlem konuyu bilen bir genetik uzmanı tarafından yapılmalıdır.
Gerektiği durumlarda beyin omurilik sıvısının incelenmesi, akciğer grafisi, diğer biyokimyasal testlerin bilinmesine de gereksinim vardır.
Özetle lösemi tanısı kemik iliği örneğinin patolojik, immünofenotipik ve genetik analizi sonrasında kesin olarak konulabilir. Çok özel ve nadir durumlar dışında kemik iliği örneği olmadan lösemi tanısı konulamaz.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
İlk söz olarak şunu belirtmek gerekir. Genel anlamda lösemi tedavi edilebilir, en azından kontrol edilebilir bir hastalıktır. Lösemi tanısı alan tüm hasta ve hasta yakınlarının şu sözü hiç unutmamaları gerekir. “Uğruna savaşmaya değmeyen hiçbir lösemi savaşı yoktur”.
Lösemi tedavisi hekim ile hasta ve hasta yakınları arasında planlanacak bir tedavidir. Tedavi, protokoller dünyanın her bir yerinde benzer olmakla beraber löseminin tipi, hastanın yaşı, sosyo ekonomik durumu, eşlik eden diğer hastalıklar, önceki hastalıkları gibi birçok değişkenin göz önüne alınarak karar verilmesi gereken bir durumdur. Yani hazır tedavilerden çok kişiye özel tedaviler olarak algılanmalıdır. Bu durum tedavi eden hekimin doğru seçilmesini gerekli kılar.
Tedavinin ilk aşaması hastaya hastalığını onun ruhsal, entelektüel ve ailevi durumu elverdiği ölçüde ayrıntılı ve doğru biçimde anlatılmasıdır. Hastaları yanlış bilgilendirme süreç içinde hekim ve hasta arasında bir güven eksikliği yaratabilir ve bu tedavinin seyrini olumsuz etkiler.
İlk aşamada hastalığını öğrenen kişi kuşkusuz ki derin bir hayal kırıklığı, çoğu zaman kızgınlık, öfke ve inkâr gibi duygular yaşar. İyi bir hematoloji ekibi bu ilk an zorluğunu aşmayı bilen ekiptir. Gerekli hallerde psikolojik destek sağlanmalı ve hastaya anlayış ve sabır gösterilmelidir.
Hasta ve yakınları süreç ile ilgili tüm soruları listelemeli ve hekime sormalıdır. Bu soruların belirlenmesi için “hekime sorulması gereken sorular” kısmına bakınız.
Lösemi( Kan Kanseri) Tedavisinde ikinci görüş:
Lösemi gibi son derece önemli bir hastalık durumunda hastalar ve hasta yakınlarının ikinci görüş alma istekleri son derece anlaşılabilir ve doğal bir durumdur. Ancak bu aşama olabildiğince hızlı geçilmeli ve bir an önce bir hekim veya grupta karar kılınmalıdır.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisini Seçerken Nelere Dikkat Edilmelidir?
Bir lösemi hastasını tedavi edecek merkezin seçiminde aşağıda sıralanan kıstaslara uygunluk tedavi başarısını doğrudan etkiler.
- Seçilen hekim veya hekimlerin/ekibinin özgeçmişi çok önemlidir. Deneyim, bilimsel bakış ve birikim tedavi başarısını mutlaka etkiler. Seçtiğiniz hekimin özgeçmişine mutlaka ulaşın. Ekip hakkındaki güvenilir bilgiler için üye oldukları dernekler, dernek aktiviteleri, yayınlarını içeren özgeçmişlerine ulaşmak idealdir.
- Tedavinin uygulanacağı mekân uygun mu? Bu konu da son derece önemli bir konudur. Hastanenin tek kişilik ve izole odalar içeriyor olması, hijyene ve yalıtım koşullarına uygun olması, yardımcı sağlık personelinin lösemik hasta bakımında deneyimli olması, tedavinin uyumlu ve profesyonel bir ekip tarafından gerçekleştirilmesi son derece önemlidir.
- Asıl ekibe yardımcı radyolog, infeksiyon hastalıkları uzmanı, patolog, genetik analizi yapacak ekip, radyasyon onkolojisi ekibi, göğüs hastalıkları ekibi yeterli ve güvenilir mi? Bu sorunun yanıtının da “evet” olması gerekir. Çünkü lösemi tedavisi “tam bir ekip” işidir.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisine Başlamadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?
Hekimler, sağlık ekibi, hasta ve hasta yakınları tedavi sırasında karşılaşılacak zorluklar ve istenmeyen durumlar ve hastanın gereksinimleri konularında tedavi öncesi mutlaka konuşmalıdırlar.
Tedavi eden ekip hastaya tedavinin süresini, ne biçimde uygulanacağını ve tedavi sırasında uyulması gereken kuralları detaylı olarak anlatmalıdır.
Tam anlaşılamayan ya da yeterince anlatılmayan konularda hasta ve hasta yakınları uyarıcı olmalı ve ikna olmadan onay vermemelidir.
Tedavi sayısı, tedaviye dirençli hasta, yanıt için geçmesi gereken süre, remisyon ve indüksiyon tedavileri, idame tedavisi, tedavi yanıtını etkileyen faktörler, yanıtın değerlendirilmesi gibi konular ve tedavi yani kür şansı hastaya tarif edilmelidir. Bu soruların genel yanıtları lösemi tipine göre aşağıda anlatılacaktır. Ama unutmamak gerekir, her hasta özeldir ve her hastanın tedavisi de doğal olarak kişiye özel planlanmalıdır.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisi Aşamaları Nelerdir?
Akut lösemilerde tedavi daha kanseri yok etmeye yönelik, daha saldırgandır. Genel anlamda akut lösemi tedavisinde aşağıda belirtilen tedavi aşamaları izlenerek tedavi sağlanır.
- Remisyon indüksiyon tedavisi
- Pekiştirme veya konsolidasyon tedavisi
- İdame tedavisi
Anılan tedavi biçimleri Akut Miyeloblastik (AML) ve Akut Lenfoblastik lösemi (ALL) için oldukça farklılık gösterir. Örneğin AML’de idame tedavisi genellikle hiç gerekli değilken, ALL’de hemen her zaman gereklidir.
Remisyon indüksiyon tedavisi esas olarak mevcut lösemik hücrelerin sayılarının kemik iliğinde %5 altına indirmeye, daha çok kemoterapiye (kimyasal tedavi) duyarlı lösemi hücrelerini yok etmeye yönelik bir tedavidir. Pekiştirme tedavilerindeki amaç ise ilk tedaviye dirençli ve halen var olduğunu bildiğimiz lösemi hücrelerini yok etmektir. Pekiştirme tedavisi genellikle 3 kür olarak planlanır. Her bir kür yaklaşık 1 ay gibi bir süre hastane yatışı gerektirir. Dolayısıyla her şeyin yolunda gittiği bir durumda AML için ortalama tedavi yaklaşık 4 ay sürer. Pekiştirme tedavisi ALL için söz konusudur. ALL hücreleri erkeklerde testis ve her iki cinsiyette ise santral sinir sisteminde (beyin ve omurilik) saklanabildiğinden ve sistemik kimyasal tedaviye dirençli olabileceğinden ALL hastalarına omurilik içine tedavi (intratekal tedavi) ve/veya ışın tedavileri de standart tedaviye eklenebilir. ALL tedavi süresi AML’den daha uzun olup idame tedaviler ile beraber çoğu kez bir yılı geçer.
Kronik lösemilerde ise durum daha farklıdır. Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) hastalığın evresi gibi kimi faktörlere bağlı olarak bazen sadece “bekle ve gör” izleme stratejisi ile takip edilir ve hiçbir tedavi vermek gerekmeyebilir. Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat’ın 30 yıl süre ile ve KLL hastalığı ile beraber bu ülkeyi yönettiği bilinmektedir. KLL’nin seyri sırasında elbette hastalık ilerleme gösterebilir ve tedavi gerekliliği ortaya çıkabilir. Bu durumda hastalığı yok etmeye yönelik saldırgan kimyasal tedaviler gerekebilir. KLL için uygun tedavi seçenek ve stratejilerini yine her zaman olduğu gibi hazır değil kişiye özel düzenlemek gereklidir. Bu nedenle güvenebileceğiniz bir kan hastalıkları ekibinin takibine girmek en uygundur.
Kronik Miyelositik lösemi (KML) tüm lösemiler içinde belki de en şanslı olan gruptur. Bu hastalarda son yıllarda geliştirilen bir tirozin kinaz inhibitörü olan imatinib mesilat isimli molekül ve diğer uygun tirozin kinaz inhibitörleri sayesinde büyük gelişme sağlanmıştır. Bu hastalarda sadece bir tek ilaç ile çok uzun yıllar hastalıksız sağ kalım süreleri elde edilebilir. Sözü edilen tirozin kinaz inhibitörleri KML hastalığına neden olan Philadelphia kromozomunu diğer bir deyimle bcr-abl pozitifliğini ortadan kaldırır ve bir anlamda hastalığa neden olan temel kromozomal bozukluğu da yok eder.
Lösemi tedavisinin genel anlamda son bir tamamlayıcısı vardır. Bu yaklaşımın genel adına “destek tedavileri” demek olasıdır. Bu grup yaşam kalitesinin arttırılması, hastanın psikososyal gereksinimlerinin karşılanması, bulantı kusma tedavisi, kan ve kan ürünlerinin uygulanması, infeksiyonların tedavisi gibi çok genel bir anlam içerir. Bu konular için ilgili bölümlere bakınız.
Lösemi( Kan Kanseri) nde Kemoterapi Tedavisi
Kemoterapi veya daha Türkçe bir isimle kimyasal tedavi lösemi tedavisinin temel direğidir. Bu grup ilaçlar organizmada hızlı çoğalan tüm hücreleri de kanser hücreleri ile birlikte ortadan kaldırırlar. Örneğin, hastaların kimyasal tedavi sırasında saçlarının dökülmesi bundandır.
Akut lösemi de kullanılan klasik kimyasal tedavi protokolleri genellikle hastane koşullarında uygulanır. Hastalar sıklıkla 1 aya yakın bir süre hastanede kalırlar. Bu süre tedavi sırasında ortaya çıkan istenmeyen yan etkiler veya uygulanan kimyasal tedavi protokolüne göre değişiklik gösterebilir.
Kimyasal tedaviler genellikle birden çok ilaçtan oluşan ve birbirlerinin etkinliklerini arttırdığı düşünülen ilaçlardan oluşmuş birleşim tedavileridir. Kimyasal tedaviler birkaç yolla uygulanabilir.
Ağız yoluyla kemoterapi tedavisi:
Kimi kimyasal tedavi protokollerinde yer alan ilaçlar ağız yoluyla uygulanırlar.
Doğrudan damar içine kemoterapi uygulama (intravenöz uygulama):
Kimi kimyasal tedavi protokollerinde yer alan ilaçlar damar yoluyla uygulanırlar. Bunlardan bazıları doğrudan damar içine ve kısa sürede verilebildiği gibi kimileri serum içinde ve uzun sürelerde verilir. Kimi tedavi protokollerinde birkaç gün süren devamlı uygulamalar da yapılmaktadır.
Kateter yoluyla kemoterapi uygulama:
Eğilebilir (fleksibl) bir tüp olan kateterler genellikle büyük damarların içine yerleştirilen tıbbı malzemelerdir. Genellikle göğüs hizasına yerleştirilen bu kateterler sayesinde hem ilaç uygulamaları kolayca ve acı vermeden yapılabilir hem de bazı özel kateterlerde yine hastaya acı vermeden kan örnekleri alınabilir. İyi bakım gerektiren bu tıbbi malzemelerin iltihap riski taşıdıkları da unutulmamalıdır. Kateterin yerleştirilmesi işlemi bir cerrahi işlem olup genellikle konusunda uzmanlaşmış cerrahlar tarafından gerçekleştirilir. Kateterin bakımı kimyasal tedavi ve kanser tedavisi konusunda deneyimli hemşireler tarafından yapılmalıdır. Lösemi tedavisinin her aşamasında olduğu gibi tedavinin uzman ve iyi organize bir ekip tarafından düzenlenmesi ve izlenmesi yaşamsal bir önem ifade eder.
Beyin omurilik sıvısı içine kemoterapi uygulama (intratekal uygulama):
Bu uygulama hem beyin omurilik sıvısı içinde lösemik hücreleri yok etmek için yapılır. Sistemik kimyasal tedavi etkisinden kurtulan ve bir anlamda beyin omurilik sıvısı içine saklanan hücreler intratekal yani beyin omurilik sıvısı içine yapılan kimyasal tedavi ile ortadan kaldırılmaya çalışılırlar.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisinde Hedefe Yönelik İlaçlar
Hedefe yönelik akıllı moleküller genel bir tanımla yapmak gerekirse normal dokulara olabildiğince az zarar veren, kanser hücrelerini seçen ve onları yok eden ilaçlardır. Bu moleküllerin bir kısmı hücre içi iletim yollarını engelleyerek kanser hücresinin yaşamını devam etmesine engel olurlar. Lösemiler de bu akıllı moleküllerin kullanımı dendiğinde ilk akla gelen yukarıda sözü edilen ve KML tedavisinde kullanılan tirozin kinaz inhibitörleridir. Bunun yanı sıra KLL tedavisinde kullanılan ve kanser hücrelerini seçerek onları yok eden monoklonal antikor tedavilerini de anmak gerekir. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için ilgili bölümlere bakınız.
Akut lösemi hastalarında kimi durumlarda Philadelphia kromozom pozitifliği klinik tabloya eşlik eder. Bu durumda klasik kimyasal tedavilere tirozin kinaz inhibitörleri eklenebilir.
Tedaviye dirençli akut lösemilerde ve kimyasal tedavi alamayacak durumda olan yaşlı hastalarda anti CD 33 monoklonal antikor tedavileri (gemtuzumab zogamicin) denenebilir. Bu ilacın ülkemizde olmadığını ve ruhsat almadığını da belirtmek gerekir. Söz konusu ilaç ABD’de FDA onayı almış ve kullanılmakta olan bir ilaçtır.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisinde Radyasyon tedavisi
Radyasyon tedavisi radyasyon kullanarak lösemik hücrelerin yok edilmesi esasına dayanan bir tedavidir. Dalak, beyin, omurilik, testis gibi lösemik hücrelerin yerleştiği organlar olabilir. Bunun yanı sıra kemik iliği nakli planlanan hastalarda hastanın lösemik iliğini yok etmek amacıyla tüm vücut ışınlaması da yapılabilir. Böylece hastalıklı iliğin yerine yeni iliğin nakli mümkün olabilir. Bu uygulama her lösemi türüne yapılan standart bir uygulama değildir.
Lösemi ( Kan Kanseri) Tedavisinde Kemik iliği Nakli
Kemik iliği nakli tedavisi akut lösemi tedavisinin önemli aşamalarından biridir. Kötü işaretler taşıyan lösemi hastalarında kemik iliği nakli yaşam kurtarıcı olabilir.
Akut lösemi tedavisinde genellikle “allogeneik” yani doku grubu uyumlu bir başka kişiden yapılan kemik iliği nakli tedavisi uygulanır. Bu ilik nakli biçiminde hastalıklı ilik yoğun kimyasal tedaviler veya radyasyon tedavisi gibi yöntemlerle boşaltılır ve yerine sağlıklı bireyin iliği nakledilir. Bu sağlıklı birey aynı anne ve babadan olan kardeşlerdir. Kardeşlerde doku uygunluğu sağlanamazsa uygun aile dışı bireyler veya anne-baba gibi aile içi bireyler kullanılabilir.
Aşağıda lösemi tedavisinde kullanılan kemik iliği nakli yöntemleri hakkında kısa bilgiler verilmiştir.
Periferik kök hücre nakli
Bu tedavi yönteminde kan bankalarında veya aferez ünitesi ismi verilen ünitelerde ilik vericilerinin kök hücreleri özel bir yöntemle toplanır. Kan vericinin bir kolundan alınarak aferez cihazına yönlendirilir ve kök hücreler ayıklanarak vericinin öteki kolundan yeniden hastaya aktarılır. İşlemin öncesinde ilik vericinin kök hücrelerinin kana geçişini sağlamak için cilt altından genellikle 5 gün süren bir aşı uygulaması gerekir. İlik toplama işlemi genellikle birbirini izleyen 3 gün boyunca yapılır. Bu yolla toplanan ilik kemik iliği nakli ünitelerinde yine damar yolu ile önceden iliği tedavi ile kurutulmuş kişiye nakledilir. Nakil işlemi basit bir kan verme işlemine benzer.
Kemik iliğinden nakil
Bu yöntemin periferik kök hücre nakli uygulamasından temel farkı ilik hücrelerinin ameliyathane şartlarında leğen kemiğinden toplanmasıdır.
Göbek kordon kanı nakli
Bu yöntem daha çok küçük çocuklarda kullanılan bir yöntemdir.