Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım yakınıyordu.
“Babamın yanında sigara içemezdim, oğlumun yanında da içemiyorum.”
Eğer kuşaklar arası farklılıkları göz önüne alırsanız normal bir durum bu.
Gelin bir göz atalım şu kuşaklara. Bilim insanları, kuşakları 5 gruba ayırıyor.
En eski kuşak 1940’lı yıllar ve öncesinde doğanların oluşturduğu “Veteran kuşağı”.
Bu kuşak 2. Dünya savaşını, Cumhuriyetin ilk yıllarını görmüş, idealleri, vatan ve bayrak gibi kutsal kavramları olan bir kuşak. Kuralcı ve disiplinliler. Kahvaltıya bile kravat takıp otururlar. Savaş ve yokluk nedir bilirler, israfa tahammülleri hiç yok.
Veteran kuşağını 1945-1965 yılları arasında doğanların kuşağı izliyor, yani “Baby Boomer” kuşağı.
Kuşağın ismi II Dünya savaşı sonrası ortaya çıkan bebek patlaması yüzünden böyle. ‘
Baby Boomer’ kuşağı şu anda dünyayı yöneten kuşak. Çalışkan olmaları, tek bir kurumda uzun yıllar çalışmaları, kurumsal bağlılıkları, sadakat duyguları temel özellikleri. Bu kuşağın diğer bir ismi ise “Sandviç Kuşağı”. Çünkü hem çocuklarına, hem de anne babalarına baktı bu kuşak. İnsan Hakları Hareketlerinin, ihtilallerin, soğuk savaş yıllarının tanığı hepsi. Azla yetinmeyi biliyorlar. Haksızlığa isyan eden, politik bir yapıları var, iktidar etmeyi seviyorlar. Kolay değil 68 gençlik hareketlerinin baş rol oyuncuları.
Tanık oldukları dönemler öyle çeşitli ki; ilk çocuklukları TV dönemi, ilk gençlik yılları ‘fast food’ dönemi, yetişkinlik yılları ise, belki de çocukları büyüdüğünden, gayrı menkul ve inşaat sektörünün patladığı yıllara denk geliyor. Sonra elektronik çağı, bilgisayar çağı, cep telefonu çağı. “Baby Boomer” kuşağı zenginliğin değerini en iyi bilen kuşak.
‘Baby Boomer’ kuşağının çocukları “X kuşağını” oluşturuyor.
Bu kuşak Dünya Petrol Krizini, 12 Eylül Cuntasını, sağ sol çatışmalarını bilen bir kuşak. Onlar doğduğunda evlerinde tuhaf ‘yerli malı’ çamaşır makineleri, Shaub Lorenz TV’ler vardı. Teyplerde müzik dinlenir, 45’likler, elden ele dolaşırdı. X kuşağı her ne kadar anne-babaları kadar değerlerine sadık ve politik olamadılar ise de toplumsal duyarlılıkları yüksek.
İktidar etme hevesleri de anne babaları kadar yok ama iş motivasyonları iyi. “Mutlu aile, mutlu iş” temel felsefeleri. X kuşağı lüksüne düşkün, hep fazlasını isteyen bir kuşak. Ne de olsa Turgut Özal kuşağı. Daha çok para, daha yüksek standartta bir hayat tutkunu hepsi. Belki de bu nedenle daha az çocuk sahibi oldular, daha sık boşandılar.
X kuşağının devamını ise “Y kuşağı” oluşturuyor. Yani 1980 ile 1999 yılları arasında doğanlar, bizim çocuklarımız.
“Y kuşağı” çalışmaktan pek hoşlanmıyor. Teknoloji demek her şey demek onlar için. Teknolojinin içine doğdular bir bakıma. Bireyciler, kendini beğenmiş hatta narsist bile sayılırlar. Eğlenceyi seviyorlar. Gözü pekler, girişimcilik konusunda sınır tanımıyorlar. Çok fazla talep ediyorlar, biraz tatminsizler yani. Anne baba düşkünü, ailelerince hep korunmuş çocuklar. İyi tüketiciler, neredeyse tüketmek için varlar. Sanıyorlar ki, dünya hep bolluk içindeydi, anne-babalarının, dedelerinin, ninelerinin dünyasında da her şey bolca vardı.
Temel özellikleri bir çok işi birden aynı anda yapabiliyor olmaları. İyi yönetildiklerinde çok büyük işler becerebiliyorlar. Gerçekçiler, onları hayali projelerle kandırmak imkansız, ikna olmadan kıllarını kıpırdatmıyorlar. Akran ve ebeveyn onayı da kritik onlar için. Onların onayları olmadan bir işe girmeleri, inanmaları zor. Abartılı bir kendine güvenleri olduğunu da unutmamak lazım. Sadakat duyguları eksik, yaşamları boyunca ortalama 10 kez iş değiştirebilecekleri öngörülüyor. Politik değiller ancak çevreciler, özgürlüklerine düşkünler ve yaşam alanlarına müdahaleye tavizleri yok. Takım çalışmasını iyi yapıyorlar. Yani bizim bildiğimiz ‘Gezi Kuşağı’ onlar.
Bir kaç cümle de 2000 yılından sonra doğanlar yani “Z kuşağı” için.
Tam bir teknoloji çocuğu onlar, ellerinde bilgisayar ile doğdular. Müthiş bir ‘network’ sahibi hepsi. Aynı anda dünyanın dört bir tarafı ile iletişim halindeler. Göz, kulak, el gibi ince motor becerileri yüksek ancak konsantrasyon yetenekleri az. İyi eğitimli, donanımlı, zeki ancak rekabeti en yoğun yaşayacak olan kuşak.
İşte böyle…
“Babamın yanında sigara içemezdim, oğlumun yanında da içemiyorum” şaşkınlığı yaşamamak için “kuşakları” tanımak gerek.