“Yeri gelse yine aynı şeyi yaparım”…
Bu sözler Özdal Üçer’e ait…
Özdal Üçer, BDP Milletvekili…
BDP’nin meclise verdiği “şiddetin önlenmesi” ile ilişkili önergede imzası olan milletvekillerinden biri…
Yani Özdal Üçer, şiddete karşı bir milletvekili…
Şiddet karşıtı bu milletvekilinin Van Bölge Hastanesinde yaptıklarını Başhekim vekili Vural Polat yazılı bir açıklama ile kamuoyuna iletti.
“Özdal Üçer, hastanemiz acil tıp uzmanı Oğuz Eroğlu’na tekme tokat saldırmış, hem doktorumuza hem de Başhekim olarak şahsıma hakaretlerde bulunmuş ve hastane koridorlarında yankılanan küfürler savurmuştur”.
Bu olay yaşanırken sağlık çalışanlarına yönelik İzmir Dr Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Hastanesinde yeni bir saldırı gerçekleşti. Acil servis kapısında nöbet tutan güvenlik görevlisi Kenan Abaylı’nın girişe izin vermemesi üzerine dört hasta yakını güvenlik görevlisi Abaylı’ya saldırdı.
Bu olaylar ne zaman oldu?
Dr Arslan’ın öldürülmesinden ve onlarca doktorun iş bırakıp can güvenliklerinin sağlanması talebiyle protesto yürüyüşü yapmalarından sadece bir gün sonra…
Bu olaylar Sağlık Bakanının “bunlar (doktorlar) ısrarla çok para kazanmak istiyorlar” diye yoksul ve cahil halk yığınlarına hekimleri hedef gösterdiği Türkiye’de yaşandı.
Başbakanın “Hans’a var da Hasan’a yok mu” diye sorduğu bu ülkede yaşandı. Başbakan elbette Hans’ın ülkesinde kişi başına düşen sağlık harcamasının yılda 3588 dolar, Hasan’ın ülkesinde ise 685 dolar olduğunu biliyordu. Ama nasılsa onu dinleyenlerin bunu idrak edecek bilgileri yoktu.
Oysa Hasan’ın ülkesi, OECD raporuna göre kişi başına düşen sağlık harcamalarında 34 ülke arasında son sıradaydı. (OECD Health data 2009, www.oecd.org).
Oysa Hasan’ın ülkesi, OECD raporuna göre sağlık harcamalarında Polonya, Meksika, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti ve Çek Cumhuriyetinden gerideydi.
Oysa Hasan’ın ülkesinde kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması 685 dolar iken, OECD ülkelerinde ortalama 2984 dolardı.
Her fırsatta hekimleri hedef gösteren Sağlık Bakanımız, Dr Arslan’ın ölümünden sonra açıklama yapıyor, diyor ki; güvenlik önlemleri arttırılacak…
Bu açıklama, Prof. Dr. Necip Göksel Kalaycı’nın 11 Kasım 2005 tarihinde, yıllarca çalıştığı İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nin otoparkında silahla vurularak öldürüldüğünde de yapılmıştı…
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Doç Dr Necati Yenice, hastane bahçesinde silahlı saldırıya uğradığında da güvenlik önlemlerinin arttırılacağı söylenmişti.
Ocak 2008’in 18. günü Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesinde görevli Dr Ali Menekşe, bir hastası tarafından hastane merdivenlerinde arkasından bir el ateş edilerek yaralandığında ve izleyen süreçte beyin ölümü gerçekleştiğinde de can güvenliğimizin sağlanacağı sözü almıştık.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr Eriş Bilaloğlu’nun şu sözleri tüm gerçeği gözler önüne seriyor.
“Piyasaya en uzak olan sağlık, “beyaz” olduğu için belki de en çok “kir” gösteren oldu. Artık hedefteyiz; dövülen, saldırılan, politikacıların malzemesi olan, sürekli çok para verildiği söylenen ve diyeti için hastalarımızın önüne “itilen” bir “mevkideyiz”!
Hekimler öldürülen meslektaşları için yürürken onları izleyen vatandaşlardan birinin şu sözleri aslında bizi yönetenlerin en büyük güvencesidir.
“Hep bizden mi ölecek, biraz da sizden ölsün”.
Bu ülkede putlaştırılan ve her şeye hâkim kılınan “katışıksız cahillik”, “sınır tanımaz küstahlık” ve “bilgiye ve eğitilmişe olan nefrettir”.
Esas üzüntümüz ve umutsuzluğumuz ondandır…