Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da Lösemi Lenfoma Miyeloma Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği’nin hasta toplantısına katıldım.
Sorulan sorulardan biri şuydu.
“Cep telefonları kanser yapar mı?”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Koruyucu Onkoloji bölümünden Prof. Dr. Mutlu Hayran’ın yanıtı çok güzeldi.
“Tam tersine kanserden korur. Araba kullanırken filan cep telefonuyla konuşmaya çalışanlar trafik kazası nedeniyle yaşamlarını erken yitirdiklerinden kanser olacak kadar yaşamazlar”
Aslında haklıydı.
Cep telefonları yaşamımızın her alanında, yanı başımızdan ayırmadığımız ve bizim bir organımız gibi bize bitişik duran, eşlik eden aygıtlar.
Yapılan çalışmalar, ortalama bir insanın telefon konuşmaları dışında bir gün içinde cep telefonunu ortalama 100 kez açtığını gösteriyor. Türkiye İstatistik Kurumuna göre Türkiye’de cep telefonu ortalama 10 yaşında kullanılmaya başlanıyor. Ülkemizde yılda 12-13 milyon cep telefonu satılıyor
Peki, cep telefonları bize neler yapıyor ?
Hemen ilk akla gelenleri paylaşayım.
Uzun süre telefon ekranına bakarsanız göz kırpma hareketleriniz azalıyor. Göz kırpıştırma gözümüzü her zaman nemli tutan ve gözümüzü koruyan bir reflekstir. Bu refleksin azalması “dijital göz yorgunluğu” diye adlandırılan bir duruma neden oluyor. Gözlerde batma, irritasyon, uçuşmalar ve göz kuruluğuna neden oluyor.
Gece yatmadan önce uzun süre cep telefonunu kurcalamak bir çok kişinin yaptığı bir iş. Aslında yatmadan hemen önce cep telefonuyla uğraşmak kesinlikle uykuya dalmayı zorlaştırıyor. Uzmanlar uykuya dalmadan en az 2 saat önce dijital telefonlar, ipad ve benzeri araçlarla iş yapmamayı öneriyor.
Kötü ve kısa uyku bir süre sonra kişilerde bellek sorunları yaratmaya başlıyor. Kolayca hatırladığınız şeyleri hatırlamaz oluyorsunuz.
Dahası var, geç yatmak, uzun süre telefonun ışığına maruz kalmak kansere karşı koruyucu olduğu bilinen ve karanlıkta salınan melatonin hormonunun salınımını bozuyor.
Yapılan çalışmalar, uzun süre ışığa maruz kalanlarda, gece çalışan veya uyanık kalanlarda meme ve prostat kanseri sıklığının arttığını gösteriyor. Görme engelli kişilerde kanser sıklığının daha düşük olduğu biliniyor.
Devam edelim, depresyon sıklığı ile melatonin hormon salınımındaki bozukluk arasında da bir ilişki gösterilmiş. Yani geç yatanlar, aydınlıkta uyuyanlar, yatmadan cep telefonu ışığına uzun süre maruz kalanlar depresyona daha eğilimli oluyor.
Daha bitmedi, gece yatmadan önce cep telefonu ışığına maruz kalmak aynı zamanda açlığımızı kontrol eden hormonların ritmini de bozuyor ve obezite riskini arttırıyor. Zor öğrenme, kognitif fonksiyonlarda bozulma ve odaklanma yeteneğimizde de ciddi sorunlar yaratıyor.
Yani sosyal anlamda verimliliğimizi iyice düşürüyor.
Peki ne yapalım.
Cep telefonlarımızı yatmadan iki saat önce yanımızdan uzaklaştıralım.
Yatak odalarında kalın perdeler kullanalım, içerisi karanlık olsun, sabaha karşı ışık içeri dolmasın.
Melatonin hormonunun en çok salındığı 23.00-05.00 saatleri arasında uykuda olalım.
Televizyon başında uyuklamayalım.
Gece lambaları kullanmayalım. Işıklar içinde mavi olanının en zararlı olduğunu bilelim.