Beş yıldır olduğu gibi bu yıl da eş başkanlığını Prof Dr Burhan Ferhanoğlu ile yaptığım, uluslar arası bilinirliği yüksek, önemli bilim insanlarının konuşmacı olarak katıldığı “New Trends in Hematology” toplantısı 16 Şubat tarihinde İstanbul’da yapılıyor.
Aslında bu ve benzeri güncelleme toplantılarına büyük gereksinim var. 2011 yılında Amerikan Gıda ve İlaç Yönetiminin (FDA) onay verdiği 30 yeni molekülün 8’i, 2012 yılında ise 35 yeni molekülün 12’si kanser ile ilişkili.
Sadece bu kısa bilgi notu bile kanser pratiği yapan hekimlerin kendilerini ne kadar güncel tutmaları gerektiğinin göstergesi.
Bu durum madalyonun bir yüzü, bir de diğer bir yüzü var.
Tıp kendi içinde büyük bir hızla gelişirken sağlık harcamaları da inanılmaz boyutlara yükseliyor.
Geçtiğimiz günlerde Koç Üniversitesi Tıp Fakültesinin organize ettiği bir bilimsel toplantıda Prof Dr Ezekiel Jonathan Emanuel’i dinleme şansı bulduk. Dr Emanuel, sınırlı sayıdaki katılımcıya 2020 yılına kadar Amerikan sağlık sisteminin geleceğini, planlarını ve hedeflerini anlattı. Aslında Dr Emanuel, kanuni ötenazi karşıtı tutumuyla tanınan bir bilim adamı. Şimdi ise ünlü “ObamaCare” olarak bilinen Amerikan sağlık sistemi reformunun teorisyenlerinden. Üstelik Obama’ya çok yakın biri. Dolayısıyla anlattıklarını “birinci ağız” saymak gerekir.
Görünen o ki; Obama’nın ABD’de yaklaşık 60 yıldır gerçekleştirilemeyen Sağlık Reformunu yapması aslında bir zorunluluk idi.
Yapılan çalışmalar, ABD’de yıllık sağlık harcamasının 2,5 trilyon dolar olduğunu ve bu paranın ciddi bir kısmının gereksiz harcandığını gösteriyor. Maliyetlerin yüksek olması sağlık harcamalarını karşılayamayacak durumda olan kişilerin sağlık sisteminin dışında kalması sonucunu doğuruyor. Sonuçta, dünyanın en gelişmiş sayılan bu ülkesinde oldukça önemli bir kısım insan en temel sağlık hizmetlerine ulaşamadan yaşıyor. Başkan Obama’nın temel amacı sağlık güvencesine sahip olan insan sayısını arttırabilmek.
Bu ancak sağlık maliyetlerini düşürmek ve vergileri arttırmak ile mümkün görünüyor. Nitekim yıllık geliri 250 bin doların üstündeki Amerikalılardan 2013 yılından itibaren yüzde 3,8 oranında ek vergi alınması planlanıyor.
Dr Ezekiel Jonathan Emanuel, konuşmasında sağlık harcamalarında maliyetleri arttıran temel faktörün hastane yatış süreleri olduğunu, bu sürelerin kısalmasının önemli bir ekonomik kazanç anlamına geldiğini de söyledi.
Yeni dönemde çok büyük maliyet farklarıyla birkaç ay gibi kısa süreli sağkalım avantajı sağlayan ilaçların kullanımına FDA’in onay vermesi artık zor görünüyor.
Bu durum sadece ilaçlar için geçerli değil.
Emanuel’in kendisini dinleyen hekimlere yönelttiği soru, aslında bir yanıt gibiydi…
-Neden robot kullanarak ameliyat yapıyorsunuz, elleriniz yok mu?
Yani daha az maliyetle yapılabilecek işlerin maliyetini neden yükseltiyorsunuz?
İlginç bir nokta, Dr Emanuel’in hekimlere sorduğu bu soruyu ilaç firmalarına sormamasıydı. Emanuel’in söylediklerine bakılırsa ilaç maliyetlerindeki yükselme sağlık harcamalarında artışa neden olmuyordu.
11 “Defansif tıp” ya da daha Türkçe deyimle “savunmaya dayalı tıp” uygulamaları konuşmanın bir başka çarpıcı kısmıydı.“Savunmaya dayalı tıp” şu demek; Yasal anlamda cezaların yüksekliği, hekimlerin yeterince zaman ayırmadan hasta bakmaları gibi birçok anlaşılabilir neden yüzünden hekimler tıbbi hata yapmamak ve kendilerini garantiye almak için “gereksiz” birçok test isteyebiliyorlar.
Cezai yaptırımların azaltılması ve tıbbi hata geri bildirimleri konusunda sağlık sektörünün cesaretlendirilmesi de ABD’deki yeni programın bileşenlerinden. Bu yolla hem savunmaya dayalı tıp harcamaları azaltılabilecek hem de geri bildirimler ile tıbbi hata için önlem almak daha kolaylaşacak.
Bir yandan tıp alanındaki baş döndürücü gelişmeler, öte yanda yaşamın gerçeği olan maliyet faktörü…
Yönetenler için sağlık hep zor bir alandı, hep de öyle kalacak…