Henüz 1940’lı yıllarda kalp hastalıkları ve inme (felç) nedenleri hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Bu eksikliği gidermek için Amerikan Ulusal Kalp Enstitüsü, 1948 yılında bugün bilinen adıyla Framingham Kalp Çalışmasını başlattı.
Bu çalışmanın amacı sınırlı bir bölgede yaşayan tüm bireylerin düzenli ve kuşaklar boyunca sağlık takiplerini yaparak, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının nedenlerini anlamaktı.
Proje planlandığı 1948 yılından günümüze devam etmektedir.
İlk makaleler 1951 yılından itibaren yayınlanmaya başladı, ancak sayıları azdı. Framingham bulguları kullanılarak, 1950-1959 yılları arasında sadece 15 bilimsel makale üretilebilmişken, son altı yılda bu sayı 1110’dur. O ilk günden bugüne Framingham kalp çalışması verileri kullanılarak Mart 2016 itibarıyla toplam 3200 bilimsel makale yayımlanmıştır.
İlk önemli bulgu: Sigara
Framingham çalışmasının ilk önemli makalesi 1960 yılında yayınlandı ve sigara ile kalp hastalıkları arasındaki ilişkiyi net bir biçimde ortaya koydu.
Framingham Kalp Çalışması sayesinde henüz kalp ve dolaşım sistemi hastalığına yakalanmamış bireylerin takibi ve hastalık gelişiminde etkili risk faktörlerinin belirlenmesi mümkün hale gelmiştir.
Proje, başlangıçta Boston yakınlarındaki Framingham isimli kasabada yaşayan, yaşları 30 ile 62 arasında değişen toplam 5.209 kişiyi kapsamaktaydı. Söz konusu kasabada yaşayan bu yaş grubu arasında olan kişilerin tümü çalışmanın denekleri sayılıyordu.
İlk olarak bu denekler tıbbi olarak değerlendirildi, yaşam biçimleri kaydedildi, onlarla ilgili detaylı laboratuvar çalışmaları yapıldı, anketler uygulandı. İzleyen her iki yılda bir bu kontroller tekrarlandı, kalp ve dolaşım sistemi hastalığı gelişenler belirlendi. Bu süreç katılımcıların ölümlerine dek devam etti.
1971 yılına gelindiğinde çalışmaya ikinci kuşak katılımcılar eklendi. Bu kişiler, orijinal çalışmaya dâhil edilenlerin yetişkin yaşlara gelen çocukları ve onların eşleriydi.
Üçüncü kuşak verileri 2002 yılından sonra kullanılmaya başlandı ve ilk katılımcıların torunlarının çalışmaya eklenmesi, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarının genetik alt yapısının anlaşılmasına çok önemli katkılar sağladı.
Diğer önemli bulgular
“Framingham Kalp çalışması” olarak bilinen ve halen devam etmekte olan bu çalışma sayesinde kalp ve dolaşım hastalıklarının gelişiminde yüksek kan basıncı ve kolesterol düzeyinin, sigara kullanımının, şişmanlığın, fiziksel aktivite eksikliğinin, yaşın, cinsiyetin ve psikososyal faktörlerin önemi anlaşılmıştır. Dahası kan trigliserit düzeyi ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolün önemi de bu çalışma ile gösterilmiştir.
Günümüzde hemen herkesin bildiği bu risk faktörlerini ortaya çıkaran büyük ölçüde “Framingham Kalp Çalışması”dır.
Bu çok uzun soluklu, iyi organizasyon ve sabır isteyen proje sayesinde risk faktörlerinin azaltılmasının yaşamsal önemi, tedavi stratejilerinin belirlenmesinde izlenecek yollar gibi önemli noktalar da karanlıktan kurtulmuştur.
Günümüzde ultrasonografi, ekokardiyografi, kemik yoğunluk ölçümü, kalp ve boyun damarlarına uygulanan radyolojik tetkik ve girişimler sayesinde Framingham halkı bize yeni ve çok ayrıntılı bilgiler vermeye devam etmektedir.
Framingham çalışmasında rol alan akademisyenler, hedeflerini giderek büyütmektedirler. Onlar şimdi felç, erken bunama, kemik erimesi, artirit, şeker hastalığı, işitme ve görme sistemine ait hastalıklar, akciğer hastalıkları hakkında da bilgi edinmeye çalışmakta, daha da önemlisi bu hastalıkların genetik zeminin anlaşılmasında önemli ve yeni projeler hazırlamayı sürdürmektedir.
Framingham çalışması 68 yıldır bizlere sadece bilimsel anlamda önemli bilgiler sunmuyor, aynı zamanda bilim toplumu olabilmenin yolunu ve “geri kalmış toplum” olmanın öncelikle bir “anlayış” sorunu olduğunu da açıkça gösteriyor.