Geçtiğimiz hafta Kanser Savaşçıları Derneği, “Mesane Farkındalık Haftası” nedeniyle Ankara’da bir etkinlik yaptı.
Etkinliğe Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumundan yetkililer, akademisyenler, sivil toplum örgütü (Kanser Savaşçıları) ve medya temsilcileri katıldı.
Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin ve ülkemizin en iyi bilinen üro-onkoloji uzmanlarından, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tarık Esen, mesane kanseri konusunda çok önemli bilgiler verdiler.
Ben sürçü lisan etmemeye çalışarak öğrendiklerimi paylaşayım sizinle.
Bir kere mesane kanseri pek öyle havalı bir kanser değil, hatta ürolojik kanserler arasında popüler olan prostat kanseri ile karşılaştırıldığında esamesi okunmuyor.
Neden?
Biraz geri kalmış ülke ve toplumların kanseri, belki de ondan. Oysa dünyada her yıl 330.000 erkek ve 100.000 kadın mesane kanseri tanısı alıyor. Türkiye’de bu sayı erkeklerde 7800, kadınlarda 1300. Her 26 erkekten birinde mesane kanseri gelişiyor. Neden erkeklerde daha sık görülüyor? Yanıtı tahmin edebilirsiniz.
Mesane kanseri ile sigara arasında çok yakın bir ilişki var. Kanserin kadınlar sosyal hayata girmeden erkeklerde görülme oranı çok daha fazlaymış. Kadın sosyal hayata girdikçe ve sigara içen kadın sayısı arttıkça mesane kanserine yakalanan kadın sayısı da artmış.
Peki, neden sigara mesane kanseri yapıyor?
Çünkü sigaranın dolaşımdaki toksik artıkları ve katran idrara karışıyor. Mesane idrarın en uzun süreyle temas ettiği organ. İdrarın bu uzun teması mesane iç yüzünün uzun süreli katran ve toksik madde teması anlamına geliyor. Bu nedenle sigara içenlerde mesane kanseri daha sık ortaya çıkıyor.
Araştırmalar günde 15 adet ya da daha fazla sigara içenlerin mesane kanserine yakalanma riskinin içmeyenlere oranla 3-4 kat arttığını gösteriyor.
Kanser kadınlarda daha nadir ama daha kötü seyrediyor. Mesane kanserinin en önemli belirtisi idrardan kan gelmesi. Uzmanlar uyarıyor. Bir defa ağrısız kırmızı işeme gördükten sonra uzun bir zaman hiç kanama olmayabilir, bu sizi yanıltmasın. Geç teşhis edilmesinin önemli nedenlerinden biri bu ihmal. Kadınlarda kötü seyretmesinin nedeni de bu.
Kadınlar idrarda kan görünce bunu çoğu kere jinekolojik sebeplere bağlayıp, doktora başvurmakta gecikebiliyor. Bu da erken tanı şansının yitirilmesine sebep oluyor. Bu nedenle anormal olan her kanamada, hele bir de sigara içen biriyseniz hekime başvurmalısınız. Çünkü her kanser türünde olduğu gibi erken tanının mesane kanseri için de önemi çok büyük.
Erken tanı alan her 10 kişiden 8’i tanıdan sonra yıllarca (en az 5 yıl) sağlıklı yaşamına devam edebilirken, hastalık geç dönemde tespit edildiğinde bu oran 10’da bire düşüyor.
Kanserin standart tedavisinde verem aşısı ile mesanenin yıkanması önemli yer tutuyor. Tümör, önce kapalı ameliyatla temizleniyor (kazınıyor) ardından mesanenin içi BCG (verem aşısı) ile yıkanıyor.
Bu klasik tedavinin yanıt vermediği olgularda mesane tamamen çıkartılabiliyor ve yerine bağırsaklardan yeni bir mesane yapılıyor.
Dedim ya mesane kanseri prostat kanserine göre daha gariban bir kanser. Yıllardır tedavisinde hiç bir gelişme olmamış. Ancak son yıllarda ünlü “immünoterapi” tedavileri bu kanser türü için de umut veriyormuş.
Tümörün verem aşısı ile yıkanması tamamen tesadüfen bulunan bir yöntem ancak etkili olması olasılıkla bağışıklık yanıtıyla ilişkili. Bu bile immünoterapi yaklaşımının bir umut olması için işaret sayılmalı.
Mesane kanseri her zaman sadece mesanede sınırlı kalmıyor. Yayılan mesane kanserlerinde genel olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulanıyor
İşte akademisyenler, sivil toplum örgütleri, Sağlık Bakanlığı, SGK ve medya çalışanlarının sohbetinden öğrendiklerim.
Üç kurucusundan biri olduğum ve yönetim kurulunda yer aldığım Kanser Savaşçıları Derneğine, onun sevgili başkanı Aslı Ortakmaç’a, Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin’e ve Prof. Dr. Tarık Esen’e teşekkür etmek gerekir. Umarım bu tür etkinliklerin devamı gelir.