ELLER NEDEN YIKANIR?
Geçtiğimiz iki yılı aşkın süre içerisinde salgın bize birçok şey öğretti, ancak herhalde ilk akla gelenler mesafe, maske ve el yıkamadır.
El yıkamanın tıp tarihindeki yerini alması kolay olmamıştır. Macar asıllı olan Dr. Ignaz Philipp Semmelweis, 150 yılı aşkın bir süre önce Viyana’da çalıştığı hastanede, ebelerin yaptırdığı doğumlarda anne ölüm oranlarının doktor veya tıp öğrencileri tarafından yapılan doğumlara göre çok daha düşük olduğunu fark etti. Semmelweis, yüksek anne ölüm oranını, doktorların otopsi sonrası ellerini yıkamadan doğumlara girmesine bağladı. Bu hipotezi doğrulamak için kendi kliniğinde sıkı bir el yıkama kampanyası başlattı ve anne ölüm oranının üç hafta içinde %22 den %3 e düştüğünü gösterdi. Semmelweis, bu çalışma sonucuna dayanarak tüm hekimlerin cerrahi girişim öncesi ellerini yıkamaları gerektiğini iddia etti. Bu öneri, doktorlar tarafından onur kırıcı olarak algılandı ve zavallı Semmelweis’in dışlanmasına neden oldu. Zavallı adam Viyana tabip odasına bile şikâyet edildi, yoksulluk içinde öldü. Oysa gözlemi doğruydu, hekimler başta otopsi olmak üzere cerrahi girişimlerden sonra ellerini yıkamadan doğumlara giriyor ve yaptırdıkları doğumlarda enfeksiyonlara bağlı anne ve bebek ölüm oranları ebelerle karşılaştırıldığında artıyordu.
KORONAVİRÜS VE EL YIKAMA
Pandemide sık dile getirilen el yıkama pratiğinin bizleri enfeksiyonlardan koruduğu net bilinmektedir. Yapılan çalışmalar, iyi yıkanmamış ellerden uzaklaştırılamayan mikroorganizmaların kişiden kişiye taşınabildiğini ortaya koymaktadır. Nitekim Chicago’da yapılan ciddi bir çalışma, ellerini uygun yıkamayan sağlık çalışanlarının %41’inde patojen mikroorganizmalardan önemli bir kısmının 7 güne dek taşınabildiği ve bulaşabildiğini göstermiştir.
El yıkamadaki ana amaç elde mevcut olan mikroorganizmaların enfeksiyon oluşturamayacak düzeylere indirilmesidir. Su ve sabun kullanarak doğru yıkamayla ellerin üzerinde olan ve bulaşmadan asıl sorumlu cildin geçici florasının tamamının temizlenebildiği iyi bilinmektedir.
ELLER NASIL YIKANMALI?
Hayatımıza iyice giren ve hiç çıkmayacak olan el yıkama sırasında aşağıda sıralanan noktaları bilmek önemlidir.
1) El yıkama sabun, deterjan veya dezenfektan kullanılarak yapılmalıdır. Sadece su kullanmak yeterli dekontaminasyon sağlayamaz.
2) El yıkamada ılık su kullanılmalıdır. Sıcak su elleri tahriş eder ve mikroorganizma girişine zemin hazırlar.
3) El yıkanırken tüm takıların çıkartılması uygundur.
4) Sabunun kuru tutulması önemlidir. Sabun kabının drenaj sağlayacak biçimde olması gerekir. Uygun koşullarda kullanılmayan sabunlarda da patojen mikroorganizmaların ürediği unutulmamalıdır. Likit sabun kullanılıyorsa sabun kapları tam olarak boşaldığında temizlenip kurulandıktan sonra yeniden doldurulmalıdır. Bu önerilere uyulmadığı taktirde buralarda üreyen mikroorganizmalar infeksiyonun bulaşmasına neden olur.
5) Etkili bir el yıkama işlemi 30 saniye ile 1 dakikalık sürede gerçekleştirilir. Eller çok kirli ise bu süre 2-5 dakikaya dek uzayabilir.
6) Eller sabun veya deterjanla bileklere kadar köpürtülmelidir
7) Sabunun suyun altına tutularak köpüklerden temizlenmesi sağlanmalıdır. Köpük, sabunda mikroorganizma yerleşimini kolaylaştırabilir
8) Tüm yıkama işlemi boyunca eller dirseklerden aşağıda tutulmalıdır. Böylece kirli suların parmak uçlarından lavaboya direk akışı sağlanmış olur.
9) Eller yıkandıktan sonra mutlaka durulanmalı ve iyice kurulanmalıdır. Çünkü eller ıslak veya nemli kalırsa bakteri bulaşması kolaylaşır.
10) Yıkama sonrası parmak araları ve avuç içleri iyice kurulanmalıdır. El kurulamada doğru seçenek kâğıt havlu kullanılmasıdır. Kumaş havlular nemli kalabildiğinden kontamine olabilirler. Sıcak hava püskürten kurutma sistemlerinin zaman kaybına neden olması, yeterince kurulama yapamaması, gürültülü olması ve dolaşan havanın kontaminasyonu yolu ile yıkanmış ellere yeniden mikropların yerleşebilmesine neden olması yüzünden önerilmemektedir.
El yıkama pratiği salgın ile salgın ile yaşamımıza iyice girmiştir ancak maske gibi hayatımızdan çıkması da beklenmemektedir.
İyi bir el yıkama sağlam bir bağışıklık sisteminin olmazsa olmazıdır…